Netflix, yıllardır kulislerde dolaşan haberleri sonunda resmileştirdi: Assassin’s Creed live-action dizisi için yeşil ışık yakıldı.
Ubisoft ile 2020’de başlayan ortaklığın meyvesi olan bu yapım, hem oyun dünyasının ağır toplarından birine hem de önceki sinema uyarlamasının başarısız gölgesine bir yanıt niteliğinde. Ama asıl soru şu:
Bu yeni girişim, serinin itibarını yeniden inşa edebilecek mi? Yoksa başka bir “tematik ceset” mi Animus’a yatacak?

Dizi Resmen Onaylandı: Ama Neyin Onayı Bu?
Ubisoft’un resmi açıklamasına göre Netflix dizisi artık geliştirme değil, üretim aşamasında.
Showrunner koltuğunda iki tecrübeli isim var:
- Roberto Patino (Westworld, Sons of Anarchy)
- David Wiener (Halo, Brave New World)
İlk sezonda 14 bölüm planlanıyor ve dizinin “yüksek tempolu bir gerilim hikayesi” olacağı vurgulanıyor. Ancak Assassin’s Creed serisinin DNA’sında sadece aksiyon değil, aynı zamanda kimlik, inanç, kader gibi temalar da olduğundan; dizinin tonunun bu eksende şekillenmesi bekleniyor.
Ezio’nun Gölgesi: Cesaret mi, Referans mı?
Netflix henüz dizinin hangi tarihsel dönemde geçeceğini açıklamadı. Ancak duyuru teaser’ında kullanılan “Ezio’s Family” teması, hayranlara ister istemez Rönesans dönemi İtalya’sını ve Ezio Auditore’yi hatırlattı.
Yine de şunu kabul etmek gerek:
Ezio gibi ikonik bir karakteri doğrudan ekrana taşımak büyük cesaret ister.
Çünkü Ezio, yalnızca bir Assassin değil; serinin duygusal ve kültürel yükünü taşıyan sembol bir figür. Bu yüzden yapım ekibinin Ezio’yu ana karakter olarak değil, bir referans ya da cameo olarak kullanması daha muhtemel görünüyor.
Tıpkı Mandalorian’daki Luke Skywalker etkisi gibi:
“Merkezde değil ama ruhu orada.”

İstanbul Rüzgarı Esebilir mi?
Assassin’s Creed hayranları için İstanbul, yabancı bir harita değil.
Revelations oyununda Ezio’nun son yolculuğu onu 16. yüzyıl Osmanlı’sına, tam da Yavuz Sultan Selim dönemine taşımıştı.
Bu atmosfer, Batı’nın gizemli suikast dünyasını Doğu’nun tarihi zenginliğiyle buluşturmuştu.
Netflix dizisinde doğrudan İstanbul geçeceğine dair bir bilgi yok, ancak eğer proje birden fazla dönemi kapsayacak şekilde yapılandırıldıysa, Animus sekanslarıyla cameo olarak İstanbul’a kısa sıçramalar görmek hiç şaşırtıcı olmaz.
Hele ki Netflix’in son yıllarda yerel temsili küresel projelere entegre etme çabası düşünülürse, İstanbul ihtimali sadece nostaljik değil, stratejik de olur.
2016 Filminden Kalan Gölgeler
Yeni dizi duyurusu, beraberinde kaçınılmaz bir kıyaslamayı da getiriyor:
2016 yapımı Assassin’s Creed filmi.
Michael Fassbender’ın başrolde olduğu bu film, ne yazık ki serinin ihtişamını beyazperdeye taşıyamamıştı.
- Rotten Tomatoes puanı: %18 (eleştirmenler)
- Seyirci puanı: %42
- Genel izlenim: Estetik var ama ruh yok.
Film, karmaşık anlatımı ve zayıf karakter gelişimiyle hem hayranları hem eleştirmenleri hayal kırıklığına uğrattı.
Netflix dizisinin en büyük sınavı da bu:
aynı hatalara düşmeden hem sadık hem yenilikçi olabilmek.
Eleştirmenler Ne Diyor?
CBR:
Anthology yapısı ilgi çekici, ama karakter bağı yaratmak zorlayıcı olabilir.
ComicBook.com:
Showrunner değişimi olumlu bir adım. Yeni ekip, insan hikâyesine odaklanmayı planlıyor.
ScreenRant & ScreenCrush:
Zamanlararası yapısı diziyi sinemadan daha uygun bir forma taşıyor.
ScreenCrush ayrıca projenin özünde bir kimlik arayışı olduğunu vurguluyor:
“People searching for purpose, struggling with questions of identity and destiny and faith.”
İzleyici Cephesi: Reddit Ne Diyor?
Reddit’teki Assassin’s Creed topluluğu ikiye bölünmüş durumda:
- Bir kısım hayran, Netflix’in geçmişteki uyarlamalarına (Witcher, Resident Evil) güvenmediği için temkinli.
- Diğerleri, Ezio ya da Altair gibi ana karakterlerin yerine yeni bir Assassin yaratılmasını daha doğru buluyor.
- Bir başka grup ise dizinin animasyon olmasının daha iyi olacağını savunuyor. Özellikle “eagle vision” ve parkur sahnelerinin canlı aksiyonda sınırlı kalacağına inanıyor.
Görev Kabul Edilmeli mi?
Netflix’in Assassin’s Creed uyarlaması, hem büyük bir fırsat hem de büyük bir risk.
Doğru işlenirse, bu dizi seriyi tekrar popüler kültürün merkezine çekebilir.
Ama hata yapılırsa, 2016 filmindeki gibi bir başarısızlık yalnızca markaya değil, gelecekteki uyarlamalara olan güvene de zarar verebilir.
“Bu dizinin kaderini ne Animus ne de Cennet’in Parçaları belirleyecek.
Yalnızca yazılan senaryo ve izleyicinin sabrı…”
Ve biz — hâlâ karanlıkta bekleyen o inançlı izleyiciler — şunu hatırlıyoruz:
“We work in the dark to serve the light. We are Assassins.”

Az bütçeli cosplay, çizgi roman koleksiyoncusu ve müziğin çeşitli yönlerindeki gizemleri arayıp sizlerle paylaşıyorum.