Belçika’nın karanlık topraklarından doğan Carnation, 2013’ten bu yana death metal sahnesine kanlı bir tazelik getirdi. Klasik etkilerle modern yaklaşımları ustaca harmanlayan grup, kısa sürede Avrupa’dan Japonya’ya, Brezilya’dan Amerika’ya uzanan turneleriyle türün en saygı duyulan temsilcilerinden biri haline geldi. Üçüncü albümleri Cursed Mortality ile hem müzikal hem de görsel anlamda ciddi bir evrim geçiren Carnation, artık yalnızca brutal rifleriyle değil, derin temaları ve karanlık atmosferiyle de adından söz ettiriyor.
18 Ekim’de Portals Festival kapsamında ilk kez İstanbul’da sahne alacak olan grup, uzun zamandır beklenen Türkiye çıkarması öncesi KPK Mag’e özel açıklamalarda bulundu. Grubun gitaristi Jonathan Verstrepen, Carnation’ın geçmişini, Cursed Mortality’nin yaratım sürecini, King Diamond iş birliğini ve death metalin geleceğine dair düşüncelerini samimiyetle paylaştı.
Güven: Merhaba! Nasılsınız?
Carnation, 12 yıl önce Belçika’dan çıkıp kısa sürede dünya çapında tanınan bir death metal grubu haline geldi. Grubun ilk yıllarına baktığınızda, bugün bulunduğunuz noktaya gelmenizi sağlayan en önemli etken neydi?
Jonathan: Bence bunun en büyük nedeni, attığımız her adım için her zaman çok sıkı çalışmamız oldu. Ayrıca elimizden geldiğince her şeyi kendimiz yapmaya çalışıyoruz, çünkü bundan keyif alıyoruz. Müziğin iyi olması elbette önemli ama grubun beraberinde getirdiği yoğun emeğin karşılığını almak da büyük fark yaratıyor.
Güven: Türkiye’de ilk kez, İstanbul IF Beşiktaş’taki Portals Festival’de sahne alacaksınız. Türk metal sahnesi hakkında daha önce bir şey duymuş muydunuz? Bu konser için özel bir heyecan hissediyor musunuz?
Jonathan: Sonunda Türkiye’de çalacak olmayı gerçekten sabırsızlıkla bekliyoruz. Türk metal sahnesiyle çok fazla tanışıklığımız yok ama orada daha önce çalan birkaç grup tanıyorum ve hepsi Türkiye’deki konserlerinden hep övgüyle bahsetti!
Güven: Daha önce Türkiye’de bulundunuz mu? İstanbul’da özellikle görmek istediğiniz yerler var mı?
Jonathan: İstanbul Havalimanı’nda aktarma yapmanın dışında henüz orada bulunmadık. Şehri biraz gezebilmek için vaktimiz olmasını umuyoruz — programımız elverdiğinde bunu her zaman yapmaya çalışıyoruz. Genelde konser organizatöründen öneriler alıyoruz, umarız bizi güzel sürprizler bekliyordur!

Güven: Festivalde dinleyicileriniz ürünlerinize ulaşabilecek mi?
Jonathan: Evet! Ancak uçuşlarda bagaj alanımız sınırlı olduğu için oldukça sınırlı bir seçki olacak. Yine de elimizden geldiğince çantalarımıza olabildiğince fazla şey sığdırmaya çalışıyoruz.
Güven: Portals Festival’deki performansınızdan Türk hayranlarınız ne beklemeli?
Jonathan: O gece için her albümümüzden en sevdiğimiz şarkılardan oluşan özel bir setlist hazırladık, uzun zamandır çalmadığımız bazı parçalar da dahil! Umarız siz de bizim kadar keyif alırsınız!
Güven: Sahneye çıkmadan önce yaptığınız özel bir ritüeliniz var mı?
Jonathan: Herkes kendi yöntemince ısınır, sahneye çıkmadan hemen önce de birbirimizin gözlerinin içine bakar ve yumruk tokuştururuz, haha.
Güven: Japonya’dan Brezilya’ya birçok kıtada konser verdiniz. Unutamadığınız bir konser anınız var mı?
Jonathan: Muhtemelen ilk kez 70,000 Tons of Metal gemi turunda çaldığımız zamandı. Grubu kurduğumuzda sadece hayalini kurabildiğimiz bir deneyimdi. O kadar çok unutulmaz an yaşadık ki — dürüst olmak gerekirse Carnation’ın ilk notalarını yazarken bunların hiçbirini beklemiyordum. Tüm bunları mümkün kılan hayranlarımıza sonsuz teşekkürler!

Güven: Carnation’ın orijinal kadrosu on yılı aşkın süredir değişmeden devam ediyor — bu metal sahnesinde oldukça nadir bir durum. Bu istikrarı nasıl koruyorsunuz? (Kısa bir davulcu değişimi olmuştu sanırım.)
Jonathan: Baştan beri aramızda çok güçlü bir bağ var ve en kötü durumlarda bile buna gülüp geçmeyi başardık. Bu çok yardımcı oluyor!
İlk albümümüzden önce farklı bir davulcumuz vardı ama grup hızla büyümeye başladı ve Avrupa dışından konser teklifleri almaya başladık. O zamanki davulcumuz bu tempoda devam etmek için ne zamanı ne de isteği olduğunu fark etti ve bizim önümüzü kesmek istemedi. O sırada hâlâ oldukça genç ama inanılmaz motive olan kardeşim Vincent devreye girdi ve mükemmel bir uyum yakaladık. Kabul edelim, grupta iki kardeşin olması her zaman özel bir şey katıyor! Örneğin Max ve Igor Cavalera, At the Gates ya da Gojira gibi.
Güven: Üçüncü albümünüz Cursed Mortality ile hem sound hem de görsel olarak büyük bir dönüşüm yaşadınız. Bu değişim nasıl ortaya çıktı?
Jonathan: Bence bu doğal bir evrimdi. Müziğinizde kendinizi sürekli tekrar etmek müzisyen olarak çok ilgi çekici değil. Yeni şeyler keşfetmek ve denemek istiyorsunuz. Geriye dönüp baktığınızda “şunu farklı yapardım” dediğiniz noktalar elbette oluyor ama bu sürecin bir parçası ve her albüme kendi karakterini kazandıran şey bu.
Güven: Cursed Mortality’e gelen tepkiler nasıl oldu?
Jonathan: Albüm çıktığında gerçekten harika yorumlar aldık. Hayranlar arasında ise tepkiler biraz daha karışıktı çünkü bazı parçalarda clean vokal kullanmıştık. Kimileri için bu büyük bir artıydı ama ortalama bir death metal dinleyicisi için biraz zorlayıcıydı diyebilirim, haha. Genel olarak ise albüm çok olumlu karşılandı!
Güven: King Diamond’dan Andy LaRocque’un “Herald of Demise” parçasında konuk olması büyük bir sürprizdi. Bu iş birliği nasıl gerçekleşti?
Jonathan: Kardeşimle ikimiz King Diamond ve Andy LaRocque’un gitar çalışmalarının büyük hayranlarıyız. Onun gibi birinin albümde yer alması büyük bir onur olurdu, bu yüzden doğrudan kendisine sorduk. Şansımıza o sırada yeni King Diamond albümü üzerinde stüdyoda çalışıyordu ve buna zaman ayırabildi. Sonuçtan gerçekten çok memnunuz!
Güven: Cursed Mortality’nin kapak tasarımı, merhum Mariusz Lewandowski’ye ait. Onun eserini nasıl seçtiniz ve bu kapak albümün temalarını nasıl yansıtıyor?
Jonathan: Daha önceki bazı işlerini görmüş ve çok etkilenmiştik. Tarzının yazdığımız albümle iyi uyum sağlayacağını düşündük. Albüm tematik olarak öz farkındalık, yaşam döngüsü, sona yaklaşırken hayatımıza dönüp bakmak ve bununla ne kadar tatmin olduğumuzu sorgulamak gibi konuları işliyor. Bu duygular onun eserinde mükemmel biçimde yansıyor.
Güven: Albüm, Metropolis ve Blade Runner gibi filmlerden ilham alıyor. Bu kurgusal hikâyeleri gerçek dünya temalarına nasıl bağladınız?
Jonathan: Bu filmler kurgusal olsa da, içlerinde gerçek hayatta da tanıdık duygular ve durumlar bulabiliyorsunuz. İnsanların belirli durumlarda nasıl davranacağı Blade Runner gibi filmlerde çok güzel şekilde anlatılmış.

Güven: Biyografinizde çocukken Iron Maiden plaklarını keşfettiğinizden bahsediliyor. Metal sevgisini ve death metal’e yöneliminizi şekillendiren diğer erken dönem etkileriniz nelerdi?
Jonathan: Başlarda çoğunlukla Iron Maiden, AC/DC, Motörhead gibi klasik grupları dinliyorduk. Ama zamanla daha ağır gruplara yöneldik. Erken dönem Sepultura ve Kreator gibi gruplar death metal’e giden yolda bizim için mükemmel bir köprüydü. Yine de klasik hard rock ve metal gruplarına olan sevgimiz her zaman baki kaldı.
Güven: Death metalin evrimini nasıl görüyorsunuz? Carnation’ın bu türün geleceğinde nasıl bir rol üstlenmesini istiyorsunuz?
Jonathan: Bu gerçekten zor bir soru çünkü geleceğin ne getireceğini kimse bilemez. Ama şu bir gerçek ki klasik death metal grupları sonsuza kadar sahnede olmayacak, biz de o boşluğu doldurmayı umuyoruz. Sonuçta her şey yeni kuşak dinleyicilere bağlı ve hâlâ genç insanların metal konserlerine gelip kendi gruplarını kurduklarını görmek bizi çok mutlu ediyor.
Güven: Kerrang! sizi “Şu Anda En Büyük 50 Death Metal Grubu” listesine dahil etti. Böylesine ikonik isimlerin arasında anılmak nasıl bir his ve bu sizin mirasınız için ne ifade ediyor?
Jonathan: Harika bir his! Bu tarz şeyler grubun motivasyonuna motivasyon katıyor ve bize devam etme enerjisi veriyor! Bugün dünyada milyonlarca grup var, bu yüzden böyle bir onura erişmek bizim için gerçekten çok anlamlı.
Güven: Carnation’ı gelecekte nereye taşımak istiyorsunuz? Müzikal olarak bir sonraki adımınız ne olacak?
Jonathan: Şu anda yeni albümümüzün son rötuşları üzerinde çalışıyoruz. Kayıtlar tamamlandı, artık detaylarla ve üretim sürecinin son aşamalarıyla uğraşıyoruz. Ama takvimlerinizi işaretleyin: yepyeni bir albüm 2026’da geliyor!
Güven: Cevaplarınız için KPK Mag adına çok teşekkür ederiz. Son olarak Türk hayranlarınıza söylemek istedikleriniz var mı?
Jonathan: Portals Metal Fest’te hepinizle buluşmayı dört gözle bekliyoruz. Türkiye’deki metal sahnesi hakkında sohbet etmek ve hikâyeler paylaşmak için sabırsızlanıyoruz!

Metalhead designer & photographer
www.guvenceylan.net