DEMONICAL

Demonical Röportajı

Death Metal / Kapak / Metal / Müzik / Röportaj | 0 Yorum

Blood, Fire and Death: Demonical’ın Stockholm Kökenli Yıkımı İstanbul’a Geliyor

2006 yılında eski Centinex üyeleri tarafından kurulan İsveçli death metal devi Demonical, neredeyse yirmi yıllık kariyerinde köklerine sadık kalmayı başaran ender gruplardan biri. “Stockholm sound”unu modern bir yaklaşımla harmanlayan grup, sahnedeki vahşiliği ve karanlık enerjisiyle her performansında adeta yıkım saçıyor.

18 Ekim’de Portals Festival kapsamında ilk kez Türkiye’de sahne alacak olan Demonical, İstanbul seyircisine saf, tavizsiz bir death metal deneyimi sunmaya hazırlanıyor. Yeni vokalistleri Charlie Fryksell ile birlikte yeniden canlanan grup, hem klasik dönemine saygı duruşunda bulunuyor hem de yeni albüm hazırlıklarının heyecanını taşıyor.


Güven: 18 Ekim’de İstanbul’da Portals Festivalinde sahne alacaksınız. Türkiye’de ilk kez sahne alacaksınız. O gece dinleyiciler Demonical’dan nasıl bir performans bekleyebilir?

Martin: Evet, bu bizim Türkiye’deki ilk konserimiz olacak ve bunu büyük bir heyecanla bekliyoruz! Yeni yerler keşfetmek her zaman harika, ayrıca Türk seyircilerin genelde oldukça coşkulu ve kendini tamamen müziğe adayan bir kitle olduğunu duyduk, bu da işi daha özel kılıyor!

Güven: Türkiye metal sahnesi hakkında daha önce bir şey duymuş muydunuz? Bu konser için hazırlanırken özel bir heyecan hissediyor musunuz?

Martin: Açıkçası Türk sahnesi hakkında çok fazla derin bilgiye sahip olduğumu söyleyemem. Bildiğim kadarıyla oldukça fazla grup var, örneğin MORIBUND OBLIVION gibi sıkı çalışan gruplar. Ama şu anda başka isimleri hatırlayamıyorum, kusura bakmayın.

Evet, bu konser için oldukça heyecanlıyız çünkü orada ilk kez çalacağız ve tüm bu deneyimi dört gözle bekliyoruz.

Güven: Daha önce hiç Türkiye’ye gelmiş miydiniz? İstanbul’da görmek istediğiniz yerler var mı?

Martin: Hayır, şahsen hiç gelmedim, o yüzden bu da heyecanımı artıran sebeplerden biri!
İstanbul’da çok kısa bir süre kalacağız; Cuma akşamı gelip Pazar sabahı ayrılacağız, bu yüzden şehri gezmeye fazla vaktimiz olmayacak. Ama en azından biraz gezip görmek istiyoruz, sadece havaalanı, otel ve sahneden fazlasını görmeliyiz haha!

Güven: Festivalde dinleyiciler ürünlerinizi (merch) satın alabilecek mi?

Martin: Evet, yanımızda tişörtler ve CD’ler getireceğiz.

Güven: Demonical, 2006 yılında eski Centinex üyeleri tarafından “Death Metal’in köklerine dönmek” amacıyla kuruldu. Bu ilk misyon yıllar içinde nasıl değişti veya gelişti?

Martin: Evet, 2006 civarında Centinex’in artık beni tatmin etmediğini hissettim; grubun asıl amacından uzaklaştığını düşünüyordum. Bu yüzden yeni, taze bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti ve Demonical’ı bu şekilde kurdum.

Elbette Demonical neredeyse 20 yıldır değişti ve gelişti ama öz hâlâ aynı – hem müzikal olarak hem de varoluşsal anlamda. İşte bu yüzden grup hâlâ yoluna devam ediyor.

Güven: İsveç, death metal sahnesinde efsanevi bir yere sahip. Böyle bir ortamda büyümek Demonical’ın sound’unu ve kimliğini nasıl şekillendirdi?

Martin: Grubu kurarken amacımız, o eski sahneye ve 90’ların başındaki sound’a bir saygı duruşunda bulunmaktı. Ben o dönemi ilk keşfeden ve içinde yer alan kuşaktandım, 1990-1991 civarında her şeyin filizlendiği zamandan.

Dolayısıyla “bizi o şekillendirdi” demekten çok, biz o dönemi yeniden yaratmak ve ona saygı göstermek istedik diyebilirim. Ayrıca şunu da unutmamak gerek: 2006 civarında oldchool İsveç death metal sound’u tamamen “modası geçmiş” ve “cool olmayan” bir şeydi. O tarzı seven sadece birkaç sıkı hayran vardı. Ancak on yıl kadar sonra HM-2 pedallarına tapan yeni gruplar mantar gibi çoğaldı!

Güven: Servants of the Unlight’tan Mass Destroyer’a uzanan yedi albümlük diskografinizde sound’unuz nasıl bir evrim geçirdi?

Martin: Elbette sesimiz ve grubun genel yapısı gelişti, bazı müzikal değişimler oldu ama yine de o iki albümü dinlediğinizde aynı grubun olduğunu duyabilirsiniz. Radikal bir değişimden bahsedemem ama elbette küçük farklılıklar var. İstersen buna “ilerleme” ya da “olgunlaşma” diyebilirsin haha!

Güven: Son full albümünüz Mass Destroyer 2022 yılında yayımlandı. Albüme gelen tepkiler nasıldı?

Martin: Tepkiler gerçekten çok iyiydi. Kayıtları bitirdiğimizde elimizde iyi bir albüm olduğuna inanıyorduk ama gelen yorumlar ve tepkiler beklediğimizden bile iyiydi. Bu elbette harika bir his. Başkalarının müziğimizi beğenmesi güzel ama en önemlisi bizim, grup olarak, yaptığımız işle gurur duymamız.

Güven: Mass Destroyer (2022) saf Stockholm tarzı death metal ile dolu olarak tanımlanıyor. Demonical bağlamında Stockholm sound’unu nasıl tanımlarsınız?

Martin: Her şeyden önce bu sound’un temelinde Boss HM-2 pedalı ve onun o “zincir testere” tarzı gitar sesi vardır — bu, sözde Stockholm sound’unun bir numaralı unsurudur. İşte burada bizim müziğimiz ile o tarz arasındaki bağ ortaya çıkıyor.

Tabii bizim işlerimiz artık o stile göre biraz daha farklı, örneğin şarkılarımızda daha fazla melodi var (belki biraz “Gothenburg tarzı” diyebiliriz), ama bu pedalları kullandığımız sürece insanlar bizi Stockholm tarzı death metal grubu olarak etiketleyecektir — istesek de istemesek de.

Güven: Şarkı sözleriniz genellikle karanlık ve vahşi temalara odaklanıyor. Lirik içerikleriniz hangi konulardan ilham alıyor?

Martin: Death metal çalan bir grubun death metal sözleri olmalı, bu kadar basit. Bu tür bir müzik yaparken çiçekler, pembe arabalar ya da mutlu ailelerden bahsedemezsiniz.

İlham kaynağımız hayatın karanlık tarafı, insanlığın en karanlık köşeleri ve genel olarak kan, ateş ve ölümün yüceltilmesidir!

Güven: Yeni vokalistiniz Charlie Fryksell 2023’te gruba katıldı. Onun katılımı grubun enerjisini ve yönünü nasıl etkiledi?

Martin: O bizden biraz daha genç, bu yüzden gruba taze kan ve yeni bir kıvılcım getirdi diyebilirim. Özellikle sahnede bu fark çok net, önceki vokallerimize göre çok daha enerjik. Tarz açısından grubun yönünü çok değiştirmedi, çünkü henüz onunla birlikte tam bir albüm kaydetmedik.

Güven: Yıllar içinde müzik sahnesi giderek dijitalleşti. Streaming platformlarını death metal gibi bir tür için avantaj mı yoksa dezavantaj mı olarak görüyorsunuz?

Martin: Her türlü gelişmenin hem iyi hem kötü yönleri vardır.
Bir yandan müziğin herkes için daha erişilebilir hale gelmesi bir avantaj, ama bu kolay erişim aynı zamanda bir dezavantaj da olabilir.

Benim için death metal her zaman gerçekten müziği seven, kendini adayan insanlar için bir fenomendir — sadece “moda” olduğu için dinleyenler için değil.

Death metalin artık herkesin ulaşabileceği kadar dijital ortamda olması bu yönüyle olumsuz olabilir. Öte yandan, zaten bu müziğe gönül vermiş insanlara ulaşmayı kolaylaştırdığı için olumlu yanı da var. Kısacası iki ucu keskin bir kılıç.

Güven: Demonical’ın sahne performansları yoğunluğu ile bilinir. Sahneye çıkmadan önce özel bir ritüeliniz var mı?

Martin: Aslında özel bir şey yok. Bir bira alırsın, kendine bir tokat atarsın ve “s.ktir et, metal zamanı geldi, hadi gidelim!” dersin haha.

Yoğun bir canlı performans çok önemli, çünkü sahnede donmuş heykeller gibi duran grupları izlemek kadar sıkıcı bir şey yok.

Canlı performans canlı olmalı, bir deneyim yaşatmalı. O yüzden birkaç hata veya aksaklık olabilir, bu normal.

Önceden kaydedilmiş şeylerle dolu çalan gruplar, bence bu işin ruhunu hiç anlamamışlar!

Güven: Albüm kapaklarınız her zaman güçlü bir görsel kimliğe sahip. Kapak tasarımlarında nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

Martin: Bunu fark ettiğinize sevindim! Bizim için uygun bir albüm kapağına sahip olmak son derece önemli. Bu, albümün kimliğinin ve grubun kendini nasıl sunduğunun büyük bir parçası.

Dürüst olmam gerekirse, bugün çıkan death metal albümlerinin kapaklarının %99’u berbat görünüyor! İçerikten yoksun, sıradan, photoshop’ta yapılmış çöpler!

Üstelik çoğu grup işi daha da berbat hale getiriyor: logolarını kapağa kocaman koyuyorlar, renk, tasarım veya boyutun kapakla uyumlu olup olmadığını hiç düşünmeden.

Eskiden fiziksel plak dükkanlarından albüm alınırken kapağın üzerinde logo olması önemliydi, ama bugün satışların çoğu çevrimiçi gerçekleşiyor, bu yüzden artık o kadar gerekli değil.

Bence albüm kapağı bir sanat eseri olarak görülmeli ve onu kocaman bir logoyla mahvetmeye değer mi diye düşünülmeli.

Güven: Son dönemde yapay zekâ ile yapılan albüm kapakları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Martin: Eğer kendini sanatçı ilan etmiş insanların Photoshop’ta yaptığı kapaklardan hoşlanmıyorsam, sanırım AI ile yapılmış “sanat” hakkında ne düşündüğümü tahmin edebilirsin (hatta buna “sanat” bile dememek gerek).

Güven: Yeni jenerasyon death metal gruplarını takip ediyor musunuz? Özellikle dikkatinizi çeken isimler var mı?

Martin: Ne yazık ki yeni death metal gruplarına çok hâkim değilim. O kadar çok grup var ki ve her zaman yenileri çıkıyor; her şeyi takip etmek imkânsız.

Ayrıca ben pek müzik dinleyen biri değilim. Dinlemek istersem 80’lerden bir metal plağı açarım, bana aradığım tatmini o verir.

Güven: Yakın gelecekteki planlarınız neler? Yakında yeni bir albüm veya turne bekleyebilir miyiz?

Martin: Türkiye konserinden sonra Kasım ayında İspanya’da üç konserimiz var. Sonrasında tamamen yeni albüme odaklanacağız!

Müzikler zaten hazır sayılır, sadece biraz prova yapıp kayıt sürecine hazırlanacağız. Uzun süredir bu albümü yapmak istiyorduk ama turneler ve diğer işler yüzünden zaman akıp gitti.

Şimdi zamanı geldi, özellikle bu kış ve baharı albüm çalışmalarına ayırmak için sahneye ara veriyoruz.
Bir sonraki konserlerimiz Mayıs 2026’da olacak, bu da bize albümü yapmak için bolca zaman tanıyor.

Güven: Son olarak, Portals Festival’de sizi canlı izleyecek olan hayranlarınıza bir mesajınız var mı?

Martin: Desteğiniz için milyonlarca teşekkürler! Bu konseri büyük bir heyecanla bekliyoruz ve size elimizden gelenin en iyisini sunacağız!

Umarız Türkiye’de birkaç yeni hayran da kazanırız — bu harika olurdu!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir