
“Ne dinlediğimi bilmiyorum ama bayıldım.”
İlk gördüğümde “Bu ne şimdi?” dedim. Rokoko tarzı Japon okul kıyafetleri, sahnede çocuk yaşta görünen üç kız, ama fonda blast beat’ler, djent riff’leri ve guttural scream’ler. Kafam karıştı… ama gözlerimi de alamadım.
Babymetal, bir “anlam karmaşası” gibi geliyor başta. Fakat o karmaşa zamanla yerini büyük bir hayranlığa bırakıyor. Çünkü onların yaptığı şey, sadece müzik değil: bir janr devrimi. Hem J-pop’un neşeli ritimleri hem de metalin isyankâr damarları, sahnede aynı anda akıyor. İzlerken bir yandan kafa sallarken, bir yandan “Ben ne izliyorum şu an?” demeden de duramıyorsun.
Küresel Sahnenin En Parlak Anomaliği
Babymetal sadece Japonya’nın değil, metal evreninin dinamiklerini de değiştiren bir fenomene dönüştü. Klasik anlamda “metalci” kimliğine uymayan bu üç genç kadın, önce önyargıları sonra da sahneleri altüst etti.
Ve evet — artık sahne arkadaşları kimler mi?
Slipknot ve Slaughter to Prevail gibi sertliğin zirvesinde dolaşan gruplarla aynı sahnede Knotfest Avustralya’da yer almak… Tesadüf değil.
Jinjer gibi teknik ve politik duruşuyla öne çıkan bir grupla Kuzey Amerika turnesine çıkmak… Cesaret işi.
Electric Callboy, Bring Me The Horizon ve Tom Morello ile yapılan iş birlikleri… Sınırları silen bir müzikal vizyonun göstergesi.
Babymetal sahneye ilk adımını attığında bir “parodi” zannedilmişti. Oysa şimdi, aynı sahneyi paylaştıkları gruplar arasında, onları ciddiye almayan neredeyse kimse kalmadı. Çünkü müzik sadece tarzla değil, yenilikle, samimiyetle ve risk alma cesaretiyle yazılıyor. Ve Babymetal, tüm bunları baştan tanımladı.
Sahne Üstünde Bir Evren Kurmak
Babymetal konserine gitmek bir müzik deneyimi değil, boyut değiştirmek gibi. Işıklar, koreografiler, kostümler, distopik anlatılarla süslenmiş teatral geçişler… Sanki bir anime evreninin içine düşmüşsün ama arka fonda Meshuggah çalıyor. İzleyiciler sahnenin bir parçası gibi; herkes bir hikâyenin içinde gibi.
Bu grup, müziği kadar hayran kitlesiyle de farklı bir boyutta yaşıyor. Hem Japon idol kültürünün sadakati hem de metal kitlesinin tutkusu bir arada. Belki de bu yüzden Babymetal konserleri sadece çalınan şarkılardan değil, bir aidiyet duygusundan besleniyor. “Ben buradayım ve bu karmaşanın içindeyim” hissi, dünyanın dört bir yanından insanları aynı sahnenin önünde birleştiriyor.
Ve Hâlâ Beklenen Bir Sahne Var
Tüm bu başarıya, festivallere, turnelere rağmen hâlâ eksik olan bir şey var: Babymetal’i Türkiye’de canlı dinlemek.
Onları ilk kez sahnede izlemek… hâlâ bir hayal. Ama Babymetal’in yolculuğuna bakınca, “asla” denilen her şeyin bir gün mutlaka gerçekleştiğini görüyorsun.
Kim bilir… Belki bir sabah bir tweet düşer,
“Babymetal Türkiye’ye geliyor.”
Ve biz de o gün, hem çocukluk coşkusuyla hem de metal yorgunluğuyla sahnenin önünde buluşuruz.

Az bütçeli cosplay, çizgi roman koleksiyoncusu ve müziğin çeşitli yönlerindeki gizemleri arayıp sizlerle paylaşıyorum.