
Yıl 2025. Aradan geçen onca zamana, değişen trendlere ve müzik piyasasındaki dönüşümlere rağmen bir şey aynı kalıyor: “Break Stuff” çaldığında içimizde kıpırdayan o ilkel öfke. Nu-metal’in asi çocukları Limp Bizkit, 17 Ağustos’ta İstanbul’a dönüyor. Bu sadece bir konser değil; bir dönemin, bir ruh halinin, bir bastırılmışlığın sahneye dönüşü.
Dövmeci Fred ve Korn’la Başlayan Yolculuk
Limp Bizkit’in hikâyesi sıradan bir başarı öyküsünden çok daha fazlası. Fred Durst, grubu kurmadan önce bir dövmeciydi. Jonathan Davis’e dövme yaparken, bir demo kaset uzattı. O kaset, Korn’un prodüktörü Ross Robinson’a ulaştı. Robinson, bu ham hâldeki öfkeyi ve enerjiyi duyunca hemen harekete geçti. İşte o gün, durup dururken bile eşyaları kırmak isteyen bir neslin sesi kayda geçti. Bir dövme iğnesinden çıkan kıvılcım, nu-metal’in fitilini ateşledi.

WWE: Ringin Öfkesi, Sahnenin Müziği
2001’de WrestleMania 17, belki de WWE tarihinin en ikonik gecesiydi. Stone Cold Steve Austin ile The Rock’un yüzleşmesi, sadece bir güreş müsabakası değil; testosteronun, ihanete uğramışlığın ve kişisel çatışmaların senfonisiydi. Arka planda çalan şarkı ise “My Way”di. Limp Bizkit, o gece milyonların hafızasına yalnızca bir grup olarak değil, bir ruh hâli olarak kazındı. İki yıl sonra, WrestleMania 19’da bu sefer ringde değil, ringe giren Harley Davidson üstündeki Undertaker’a eşlik ettiler. “Rollin” sahnede canlı çalarken, Limp Bizkit bir kez daha tarihin kendisini sesle şekillendirdi.
Hollywood’da Bir Nu-Metal İkonu: Zoolander ve Ötesi
Fred Durst, yalnızca sahnede değil, beyaz perdede de kendine has bir iz bıraktı. 2001 yapımı Zoolander filminde kendini oynadı. 2000’lerin kitsch kültürünü ti’ye alan bu absürt filmde, Durst’un varlığı âdeta o dönemin soundtrack’i gibiydi. Durmadı. Kamera arkasına geçti. Jesse Eisenberg’li “The Education of Charlie Banks” ve John Travolta’nın başrolünde olduğu, rahatsız edici derecede obsesif “The Fanatic” filmleriyle yönetmen olarak da adından söz ettirdi.
İstanbul’a Dönüş: 2011’den 2025’e
Limp Bizkit, İstanbul’a ilk kez 2011’de geldiğinde, Rock’n Coke kapsaminda gerçekleşen bu konser, nu-metal’in Türkiye’deki ilk büyük sahne patlamalarından biriydi. Şimdi, tam 14 yıl sonra, bir mektup gibi katlanıp açılan o duygular yeniden sahnede olacak. Aynı grup, ama bu kez saçları ağarmış, öfkesi süzülmüş ama sesi hâlâ yankılı.
Still Sucks, Ama Hâlâ Bizimle
2021’de yayınladıkları “Still Sucks” albümü, başlığıyla bile dalgasını geçiyor. “Dad Vibes” gibi parçalar, hem yaşlanmayı kabulleniyor hem de enerjiyi kaybetmeden nasıl isyan edileceğini hatırlatıyor. Bu albüm, nostaljiye sığınmadan geçmişle uzlaşmanın manifestosu gibiydi.
Limp Bizkit’in İstanbul konseri, sadece bir etkinlik değil. Bu, yıllar sonra gelen içsel bir hesaplaşma, bir silkiniş. Fred Durst’un kır saçlarıyla sahnede bağırırken içimizdeki 17 yaşındaki hâlimize selam göndermemiz. Hâlâ rollin’ rollin’ rollin’… ama bu sefer yaşanmışlıkla, çizilmiş dövmelerle, unutulmuş çığlıklarla birlikte.

Az bütçeli cosplay, çizgi roman koleksiyoncusu ve müziğin çeşitli yönlerindeki gizemleri arayıp sizlerle paylaşıyorum.