Thou’dan Mitch Wells (Bass), Türkiye’de vereceği ilk konser öncesi KPK Mag’a konuştu: prodüksiyondan X-Men’e, favori riff’lerden İstanbul heyecanına kadar her şeyi konuştuk. Kendileri “Bizi sevecekler mi acaba?” diye soruyor, sevecek misiniz?
Güven: İstanbul’daki yaklaşan konserinizle başlayalım… Türkiye’de ilk kez sahne alacaksınız — bu nasıl bir his?
Mitch: Gerçekten inanılmaz. Bunu yapabiliyor olmamız hâlâ inanılır gibi değil. Aynı zamanda biraz korkutucu. Bizi sevecekler mi acaba??
Güven: Kadıköy Sahne’deki performansınızda dinleyiciler neler bekleyebilir? Bu konser, daha önceki konserlerinizden nasıl farklı olacak?
Mitch: Açıkçası tam olarak neyin farklı olacağını ben de bilmiyorum. Belki orada ilk kez çalacağımız için biraz daha dik dururuz sahnede. Güzel giyinmemiz de gerekebilir, değil mi?
Güven: Türk müziği ya da kültürü — ya da genel olarak bu bölgeden bir şey — size ilham verdi mi? İstanbul’u 2025 turne takviminize dahil etmeye sizi ne motive etti? İstanbul’daki ilk konserinizi duyurduğumuzda büyük bir heyecan oldu — görünüşe göre zaten burada sizi bekleyen bir hayran kitlesi varmış!
Mitch: Açık konuşmak gerekirse, Türk kültürüne çok da aşina değilim… –HENÜZ!– Bu bizim için içine dalıp neler var neler yok görmek adına büyük bir fırsat. Dikkat etmemiz gereken, “aman kaçırmayın” diyebileceğiniz şeyler varsa tavsiyenizi bekleriz.
Güven: Kadıköy Sahne gibi daha küçük ve samimi mekanlarda çalmak, seyirciyle daha doğrudan bir bağ kurma şansı veriyor mu sizce?
Mitch: Kesinlikle, %100. Bence bağlantı kurmak için en uygun türde mekanlar bunlar. Çalarken neredeyse herkesin yüzüne bakmak zorundasınız. Bundan daha samimi bir şey olamaz herhalde.
Güven: Konser öncesinde veya sonrasında hayranlarla buluşabileceğiniz yan etkinlikler ya da buluşmalar planlıyor musunuz?
Mitch: Şu anlık planlanmış bir şey yok. Belki hep birlikte bir şeyler yemeye çıkarız. Nerede buluşuyoruz??
Güven: Sizinle aynı sahneyi paylaşacak yerli gruplar Kaptan Kadavra ve Godbud hakkında bir bilginiz var mı? Dinleme fırsatınız oldu mu?
Mitch: Henüz dinleyemedim ama dinlemeyi planlıyorum. Bizim için organizasyonu yapan kişi, genellikle ne tür gruplarla sahne almayı sevdiğimizi iyi bilir, o yüzden ona güveniyoruz. Tüm göreceğimiz gruplardan oluşan bir çalma listesi yapsam fena olmaz aslında. Konserden önce bir favori parçam olsa güzel olurdu.

Güven: Thou’nun oldukça zengin bir diskografisi var. Sizce müziğiniz ve prodüksiyon anlayışınız yıllar içinde nasıl evrildi?
Mitch: Prodüksiyon genelde albüme göre değişiyor, yani neyi hedeflediğimize bağlı. Bunun büyük bir kısmı da bizi Hightower stüdyosunda kaydeden James Whitten sayesinde. O harika biri. Müzikal anlamda ise her albüm bir öncekini geçmeye çalışıyor. O yüzden bizi ileri taşıyacak ne varsa oraya yöneliyoruz. Aynı şeyi tekrar etmek istemiyoruz, bu da zorlayıcı. Bazen de ağır müzikten sıkılıp tamamen başka bir şey yapmak istiyoruz. Yani birçok şey etkiliyor diyebiliriz.
Güven: Çok sayıda EP, split ve cover albüm yayınladınız. Bu kadar üretken ve çeşitli olmanızı sağlayan şey nedir?
Mitch: Kendinden nefret etmek.
Güven: Sizce grubun kariyerinde dönüm noktası olan albüm ya da EP hangisiydi, neden?
Mitch: Sanırım Summit. Kariyer anlamında bizi daha çok kişiye ulaştıran oydu. Southern Lord etiketiyle yayınlanması o dönem bizim için çok büyük bir olaydı ve insanların bizi fark etmesini sağladı. Ama grup açısından bakarsak, muhtemelen Magus. O albüm her anlamda “doğru hissettiren” bir çalışmaydı.
Güven: “Thou” isminin bir anlamı var mı? Bu ismi seçmenizin özel bir sebebi var mıydı?
Mitch: Uzun süre grubun bir ismi yoktu, sonra arkadaşımız Eric dedi ki: “Grubun adı ‘Thou’ olsun.” Ve olay orada bitti haha. Gerçekten işimizi kurtardı çünkü o dönemde (şaka yollu) grubun adını Forever Death olarak kullanıyorduk.
Güven: Nirvana, Alice in Chains ve Black Sabbath gibi ikonik grupların şarkılarını coverladınız. Bu gruplar müziğinizi ve yaklaşımınızı nasıl etkiledi?
Mitch: Grubun her üyesi için bu sorunun cevabı farklı olurdu sanırım, ama genel olarak bu gruplar müziğin neler mümkün kıldığını bize gösterdi. Duygusal, tonal, sözsel olarak… Bu gruplar ve sevdiğimiz daha birçok grup, sofrayı hazırladı. BİZ DE TATLISIYIZ!

Güven: Dışarıdan bakıldığında müziğiniz sludge, doom, post-metal gibi tarzlarla tanımlanıyor. Siz kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız — ya da hiç tanımlamak istiyor musunuz? Bu tür etiketler zamanla sizin için değişti mi?
Mitch: Ben genelde “biraz yavaş ve sert, bolca çığlık” diyorum. Özellikle büyükanneme ya da bu tür müziklere aşina olmayan birine anlatırken. Ayrıca biz de zamanla çok fazla tarz değiştirdik, o yüzden tek bir tanım yetmiyor. Ama doom ya da sludge demek sorun değil.
Güven: Şarkı sözlerinizde nihilizm, aktivizm ve varoluş sancıları gibi temalar sıkça karşımıza çıkıyor. Bu konuları işlerken beslendiğiniz özel edebi ya da felsefi kaynaklar var mı?
Mitch: Evet var. Genelde X-Men çizgi romanları. Gerçekten çok iyiler.
Güven: Son albümünüz büyük ilgi gördü. Sürece geri dönüp baktığınızda, bu albümü yaratırken sizi en çok zorlayan neydi? Geri dönüşler nasıl oldu?
Mitch: Yazım süreci olarak muhtemelen yaşadığımız en zor deneyimdi haha. Çok uzun sürdü, araya başka işler girdi. Ayrıca yeni bir yöntem denedik: herkesin birbirinin şarkıları üzerinde çalışması. Bazen bu sinir bozucuydu ama sonunda çok iyi sonuçlar verdi.
Güven: Dinleyicilerin albümlerinize duygusal bir bağ kurması sizin için ne kadar önemli?
Mitch: Umarız kurarlar ama asıl hedef bu değil. Asıl hedef bizim o bağ kurmamız. Eğer biz içimize sinen, kendimizi iyi hissettiren bir şey yaptıysak yayınlıyoruz ve insanların ne düşündüğünü bekliyoruz. Ama o bağı kuramazsak, o şarkılar “kötü ve çöpe atılmış riff yığını” olarak kalıyor.
Güven: Yakın gelecekte yeni bir albüm, split ya da iş birliği planınız var mı?
Mitch: HAYIR!
Güven: Uzun yıllardır birlikte müzik yapıyorsunuz. Grup içindeki yaratıcılık süreci nasıl işliyor, roller nasıl dağılıyor?
Mitch: Genelde Andy ya da Matthew provaya bir şarkı ya da birkaç riff getiriyor, oturup onları öğreniyoruz ve iş bitiyor. Çoğu zaman şarkı tamamen bitmiş oluyor. Son zamanlarda işler biraz daha katılımcı hale geldi, herkesin bir fikri oluyor (iyi ya da kötü). Herkes katkıda bulunabiliyor, fikir ya da şarkı getirebiliyor ama süreç genelde böyle işliyor.

Güven: Turne sizin için ne ifade ediyor? Uzun zamandır sizi bekleyen şehirlerde sahne almak nasıl bir his?
Mitch: Bu da kişiden kişiye değişiyor. Benim için turne en eğlenceli kısım. Özellikle seyircinin gerçekten dahil olduğu konserlerde sahneye çıkmak harika. Diğer bazıları içinse albüm bittikten sonra yapılan bir görev gibi. Ama İstanbul gibi bir yere gelmek… BU GERÇEK ÜSTÜ BİR ŞEY. Grubu ilk kurduğumuzda asla böyle bir şey hayal etmemiştik. İnsanların bizi burada görmek istemesi gerçekten akıl almaz.
Güven: Son olarak — KPK Mag için zaman ayırıp sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. İstanbul’daki dinleyicilerinize iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Mitch: Sadece teşekkürler! İlgi gösterdiğiniz için sağ olun. Umarım orada görüşürüz!

Metalhead designer & photographer
www.guvenceylan.net