“Tutkumuz Sabhankra bu süreçte başkalarının da tutkusu oldu.”
Ülkemizin sevilen metal müzik gruplarından Sabhankra ile yeni albümü “Nocturnal Elegies”i, gelecek konserleri, ülkedeki metal müzik durumunu, grubun geçmişini ve geleceğini konuştuk.
Merhaba Savaş, seninle yeniden röportaj yapmak heyecan verici. Son röportajın üstünden çok uzun zaman geçmiş (2007 MetalTR röportajı), o gün doğan bebekler şimdi 18 yaşında :)) Kısaca biraz geçmişi anıp hızlıca yeni albüme geçmek istiyorum. Biz 18 yıl dedik ancak Sabhankra çok daha eski ve köklü bir grup, isim değişikliği eleman değişikliği vs yaklaşık çeyrek yüzyıllık bir grup diyebiliriz. Geriye dönüp baktığında Sabhankra’nın geçmişini nasıl görüyorsun? Keşke şöyle olsaydı dediğin oluyor mu?
Abi selam. Valla MetalTR zamanları güzeldi ama yaş mevzusunu döküp saçmasan iyiydi 🙂 40lı yaşlara geldik ve 13-14 yaşımdan beri metal tutkumuz. Tutkumuz Sabhankra bu süreçte başkalarının da tutkusu oldu. Geriye dönüp baktığımda biraz daha şanslı olmayı ve şimdiki gibi girişken olmayı dilerdim. Keşke yabancı firmalarla daha erken kontağa geçseydim. Şimdi 6. Albümü değil 10. albümü konuşuyor olurduk. Bunun dışında çok tatmin edici bir kariyer oldu. Underground tayfayı geçtim; Spotify gibi mainstream mecralarda milyon dinlenmiş Sabhankra parçası var. Yaptığımız şeyin bir yerlere ulaşması çok tatmin edici.

Eskiye dönüp baktığımız zaman üniversiteden bu yana yani ilk Constantinopolis zamanından bu yana grup ile devam ediyorsun. O zamanlar öğrenciydiniz şimdi herkesin işi gücü var. Hayatınızda Sabhankra nerede? Yeterince vakit ayırabiliyor musunuz? Ülkede ki durum belli, bir müzik grubu ile yaşamını sürdürmek metal müzik adına çok zor.
Ben mühendisim, Süha yazılım işiyle uğraşıyor. Rıdvan’ın motor tamirhanesi var, davul öğretmenliği de yapıyordu eskiden. Gürkan benim bir ara çalıştığım bir firmada hala idari işler şefi. Sabhankra hepimizin ortak hobisi. Bence bu ülkede olabileceği kadar vakit ayırıyoruz. Üretmeyi seviyoruz. Zaten çok uzun süredir beraber çalıyoruz ve hep bir aradayız.
Biraz da iyi tarafından bahsedelim. “İyi ki bu sahnedeyim ve bu şarkıları yayınlıyorum” dediğim anlar oldu mu? Bu konuda seyirci ve dinleyiciler sana kendini nasıl hissettiriyor?
Sabhankra’nın agresif yönü haricinde duygusal yönünü de anlayanlar çok, hatta bu konuda daha çok dönüş alıyoruz insanlardan. Gerek mesajla gerek konserlerde… 20 yıl önce yazdığım “I’ll die with your love”ı şimdi millet konserlerde bağıra bağıra söylüyor biz çalarken. Geçen sene İstanbul dorocktaki konserde ben gitar melodisini girerken birden tüm salon melodiyi söylemeye başladı ve tüylerim diken diken oldu. Gitar çalmayı bıraktım insanları dinledim biraz. Sanırım 20’li yaşlarda olayın bu noktaya geleceğini pek hayal edemiyordum. Hala düşününce garip geliyor.

Sabhankra’nın yıllar içinde grup elemanı değişimi olduğu gibi tarzında da değişimler oldu, daha hızlı bir sounda sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak bu albümde bu biraz değişmiş gibi, klavye kullanımı biraz daha artmış sanki. Bu konuda neler söylemek istersin?
Aslında TR’deki diğer gruplara kıyasla çok az eleman değiştiriyoruz. Süha 2004, Gürkan 2007 girişli 🙂 En yenimiz Rıdvan ve o da neredeyse 10 yıldır bizimle. Soundun hızlanması ve agresifleşmesinde kesinlikle Rıdvan’ın payı büyük. Bize hayal ettiğimiz müziği tam olarak yapabilme fırsatı verdi. Çok iyi bir arkadaş ve çok iyi bir davulcu.
Klavye kullanımıyla alakalı ise mevzu şöyle, ben biraz daha gitar müziği yapma taraftarıyım ama bu konuda çok eleştiri aldım açıkçası. Çoğu insan bir önceki albümde Sabhankra müziğinden uzaklaştığımızı düşündü ama aslında klavye ile verdiğim duyguyu uzun gitar sololarıyla yapmıştım o albümde. Mod yine aynıydı. Hızlı, sert, yerine göre agresif, yerine göre melankolikti. “Nocturnal Elegies” ise eski Sabhankra’ya yeni formatta bir göz kırpma gibi oldu. Aynı agresyona biraz daha fazla klavye kattım. Sonuç bizim hoşumuza gitti açıkçası. Bakalım biraz daha vakit geçsin, insanlar ne düşünecek göreceğiz.

Yeni albümünüz çok yakın bir zamanda yayınlandı. Geçtiğimiz gün Youtube ve Spotify’da daha öncesinde CD formatında da basıldı insanlar sana Instagram’dan ulaşarak sipariş verdiler şu ana kadar gelen tepkiler nasıl oldu?
Ben bu sorunun cevabını verirken albüm çıkalı sadece 4 gün oldu. Cdlerin yarısı gitti. Rotting Helios’u yayınladığımızda da böyle olmuştu. Neredeyse tüm kasetler ilk haftada satılıp bitmişti. Sanırım kitle her gün daha da artıyor ve ben talebi öngörmekte artık zorlanıyorum.
“Nocturnal Elegies” albümünüzün yaratım süreci nasıl geçti? İlham kaynaklarınız nelerdi?
Death to Traitors 2021de yayınlandıktan sonra biz hiç durmadan Süha ile yazmaya devam ettik. O albümde de yazıp da kullanmadığımız riffler vardı. Bir yerden sonra iyice birikmeye başladı. Önce bu şarkılardan ikisini 2023de “Rotting Helios” adıyla yayınladık. O sırada Nocturnal Elegies için de şarkılar hazırdı. İçlerinden eledik ve şimdiki albüm oluştu kalan şarkılarla. Yani aslında bu albüm 2023 sonunda da çıkabilirdi ama biraz beklemeyi seçtik.
Albümdeki şarkıların sözlerinizde “Paganizm, savaşlar, efsaneler, nefret ve kış“ temaları işlenmiş gibi görünüyor, özellikle dinleyicilere vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Güneşten nefret ettiğini biliyoruz 🙂
Bu benim biraz depresif olduğum bir dönemdi. Sanırım artık biraz 40lı yaşların gelmiş olmasının da etkisi var. Depresifliğimin sözlere bazı noktalarda ciddi şekilde yansıdığını görebilirsiniz. Bunun dışında ben izlediğim şeylerden çok besleniyorum. “Embrace the Winter” mesela Game of Thrones’dan Nightking’i anlatıyor. Bunun dışında güneş karşıtlığı ve epik hikayeler zaten benim için yıllardır sıradan şeyler. Onlar olmadan olmaz.

Bu yeni albümle birlikte hata bundan önce Geçen seneye yayınlanan birkaç şarkı ve EP’nin görsellerinde yeni logonun kullanıldığını gördük. Logoya güzel bir rötuş yapılmış logoya, böyle bir değişime nasıl karar verdiniz? Bu arada logo gerçekten bu haliyle çok güzel olmuş.
Logoyla oynama fikri aslında bir kaç senedir aklımızda vardı. Daha agresif ama şimdikine çok da uzak olmayan bir logo olarak şimdiki logoya ulaştık. Aslında logoyu Death to Traitors albümü ile değiştirsek daha isabetli olurdu.
“The Shadebringer” parçası albümün ilk teklisi olarak yayınlandı. Bu şarkının hikayesi nedir ve neden ilk tekli olarak seçildi?
Açılış parçası önemli. Çoğu insan için albümün geri kalanına devam edecek mi yoksa atlayacak mı, bunun için belirleyici oluyor. Böyle ok gibi fırlayacak bi açılış parçası lazımdı. Yapı olarak çok progresife kaçmayan, tempolu bir parça lazımdı. Biraz formül oldu yani bu parçanın yapımı. Anlattığı şey ise belli; güneş gidecek dertler bitecek.
“Embrace The Winter” şarkınız duygusal ve yavaş bir girişle başlıyor, ardından oldukça güçlü ve tempolu bir hale dönüşüyor. Bu dinamik yapı, şarkının anlatmak istediği hikaye veya hislerle nasıl bir bağ kuruyor? Bu geçişin ardındaki fikir nedir?
“Çığ mı düştü yüreğine bir tanem? Bir dokundun; elin güneşi deldi” çok eski bir şarkıdır. Bu şarkıda Game of Thrones serisinden “Nightking”i anlattığı için tutarlı bir espri olur gibi geldi 🙂
Albümde 2 adet tempoyu yavaşlatan enstrümantal şarkı bulunuyor daha önceki albümde bu şekilde bir çalışma bulunmuyordu. Ancak albümde olmasada single olarak yayınlanan “Beaten by Waves” parçası da ve yine kaydı daha önce yapılmış olan “Flesh & Bones” parçası da melankolik bir hava yaratıyor. Sabhankra’nın melankolik bir yönü de olduğunu söyleyebilir miyiz?
Sabhankra’nın elbette melankolik bir yanı var ama biz bunları albüm bütünlüğünü bozar düşüncesiyle ayrı yayınlıyoruz. Biz çok uzun süredir bu yavaş şarkıları albümlere koymuyorduk ama bu albüm o kadar hızlı oldu ki araya bir iki tane soluklanmaya yarayacak geçiş koyduk. Bir tane de sonda albüm finali olarak enstrümantal bir parça var.

Sabhankra’nın bu zamana kadar sahnede karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar neler oldu? Yurtdışı konseri düşündünüz mü?
Kendi konserlerimizde açıkçası pek sıkıntı yaşamıyoruz. Yabancı bir grupla açılış grubu olarak çalarken yaşadığımız en büyük zorluk ise ses sisteminin onları göre ayarlanmış olması ve bizim sahneyi deneme süremizin çok kısıtlı olması. Her ne kadar iyi tecrübe ve reklam olsa da düzgün bir şekilde kendini duymadan çalmak çok zor.
“Nocturnal Elegies” albümünün tanıtımı için planladığınız konserler veya turneler var mı? Önümüzde bir İzmir konseri açıklandı, planlanan veya istediğiniz başka konserler olacak mı?
Şimdilik sadece İstanbul ve İzmir var. Arkasına da muhtemelen Ankara eklenecek. Konser vermek artık çok masraflı bu sebeple fazla konserden kaçınıyoruz.
Albüm mix ve masteringi “Nik Palivos” tarafından “Haunting Studio”sunda yapılmış, cd basımın ise “Khufu Records” tarafından yapılmış. Kayıt, miks ve mastering aşamalarında neler yaşadınız?
Nik ile internetten tanıştık ve bir müddet konuştuktan sonra ona deneme için iki şarkı yolladık. Bunlar zaten “Rotting Helios”un şarkılarıydı. Yaptığı işten o kadar memnun kaldık ki albümde de onunla çalışmak istedik. Kayıtları zaten burada kendimiz yapıyoruz. Mix ve mastering için Yunanistan’a gidiyor albüm. Orada da Nik bizim ne istediğimizi çok iyi anladığı için bir iki hafta içinde albümü son haline getirmeyi başardı ve bence çok da iyi oldu. Yorumlar da bu yönde. Hatta black metal için produksiyonu fazla iyi bulanlar bile var.
Son dönemde gruplar çağın getirdiği yeniliklerle evlerinde bile kayıt alabiliyor. Sizde durum nasıl, kayıt için stüdyoyu mu evde ki rahat ortamı mı tercih ediyorsunuz?
Vokaller için studyodan yardım alıyoruz ama gitarlar klavyeler hepsi ev stüdyomuzda kaydedildi. Böylesi daha rahat.
Şarkıları hazırlarken dinleyicilerin seni etkilediğini düşünüyor musun? Mesela Spotify sayfasında popüler şarkıların 5te 3ü enstrümantal şarkı olarak yer bulmuş. Hatta “Easing the Pain”in bu konuda müthiş bir başarısı var.
“Easing the pain”i ben çaldım ama ben yazmadım. Ben melankoliyi müziğe sokmak için daha çok klavye ya da elektrik gitar kullanıyorum ama Süha’nın benden farklı olarak clean guitar ile bu tarz şarkılar yazma üzerine bir yeteneği var, şarkıyı o yazdı ve ilk halini kaydedip bana yolladı. İşin ilginci, şarkı da albümü yayınladıktan 8-10 yıl sonra patladı ve çok değişik bir kitleyi Sabhankra’ya getirdi. Spotify’daki dinlenmeyi görünce ben de şaşırıyorum fakat Sabhankra ile ne yapmaya çalıştığımız ve yönümüz belli. Arada değişik tatlar olabilir ama tek tük kalmaları bence ideal.
Rotting Helios EP’si kaset olarak basılmıştı, albüm de kaset olarak basılacak mı? Böyle bir talep var mı?
Talep var ama Khufu ile kullandığımız cihazlar uzun süreli kayıtlarda çok iyi değil. Bu sebeple albümü kaset formatında basmadık. Belki ileride tekrar bir ep basarız Khufu ile.
CD Basımı devam edecek mi?
Yurtdışından kendimize ait bir albümü buraya nasıl getirebileceğimizi keşfedene kadar, evet. Biliyorsunuz gümrük işleri ilginç bir hal aldı. Altınıza don alsanız, kargosuyla 28 euroyu geçerse gümrüğe takılıyor.

Klip konusunu sormak istiyorum, Sabhankra live performans klipleri haricinde çok fazla klibi olan bir grup olmadı. Mesela “Against The False Gods” klibi gibi bir klip bu albümde gelecek mi?
Klibi yaparken yaşadığımız zorlukları düşündüm. Mekan sıkıntılıydı, jeneratörün mazotu bitti. Gittik mazot getirdik ışıklar patladı. Tek ışıkla çekimi tamamladık filan… ve ortaya hoş bir şey çıksa da klibin uğraşmaya değecek bir getirisi olmadığını gördüm. Klip olmasa da şarkı ulaşacağı yere ulaşıyor. Performans videoları bence daha yararlı.
Pandemi döneminin bitmesiyle birlikte yabancı grup konserleri seyircilerin yetişemeyecek kadar arttı. Ancak baktığımızda Yerli gruplara hiç yer verilmediği, verilse de aynı isimlerin sahne aldığını görüyoruz. Bu konuda neler söylemek istersin? Bu yıl gerçekleşecek festivallerde geçen seneye oranla yerli gruplar da yer alıyor. Sabhankra için kesinleşen bir etkinlik bulunuyor mu?
Ülkede genel olarak hep aynı yabancı grupların konserleri yapılıyor ve altına da açılış grubu olarak birkaç konser hariç hep aynı gruplar konuluyor ya da hiç açılış grubu olmuyordu. Bu çaresizliğin tabii ki pandemi sonrası yeni organizatörlerin türemesinde büyük payı var. Extreme gruplar herhangi bir grubun altında açılış grubu olamadıkları için artık kendileri yabancı grup getirip altına kendi gruplarını koyuyorlar. En başta bu insanlara güzel gelse de artık insanlar da ya bundan sıkıldı ya da ekonomik kaygılar ile konser seçmeye başladı ve bu yabancı grup konserleri 100 – 200 bilet civarını anca görüyor. Şimdi seyrelmeye başladı bu konserler. Bilet satışı olmadığı için iptal olanlar da var. Biz böyle bir masrafın; riskin altına girmeyi düşünmüyoruz.
Gelecekteki müzik adına projelerin var mı? Sadece Sabhankra ile müzik hayatına devam edeceksin? Mesela Adamlar grubunun vokali Tolga Akdoğan Sabhankra’nın vokaliydi, sen de “Şu metali bıraksam artık” diyor musun?
Tolgayı en son 2011de gördüm. Yaptığı müziği ben sevmesem de kendi tarzında çok başarılı. Konserleri tıklım tıklım. O da benim gibi çok değişik şeyler dinleyen bir insan. Başka bir kulvarda ilerlemeyi seçti. Benim böyle arayışlarım yok. Fazla dik kafalıyım. 1-2 kere synthwave parçalar yazmayı denedim 80ler kafasında ama öyle bir motivasyonum olmadığını gördüm. Hep yarım kaldı. Ne varsa metalde var. Diğerlerini sadece dinlemesi güzel.
Türkiye’de metal müzik sahnesinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Uzun yıllardır müzik yapan bir grup olarak, yeni başlayan müzisyenlere ve gruplara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Carnophage’in yeni albümü birkaç sitede geçtiğimiz yılın en iyi albümü seçilmiş. Bu sanırım her şeyi özetliyor. Zaten müzikalite olarak bir eksiğimiz yoktu. Son 10 yıldır vize ve gümrük konuları haricinde imkanlar da eşit. Gençler de burunlarının dikine gitsinler. Kimseyi dinlemesinler. Youtube gitaristi olmayı bırakıp grup kursunlar. Müzik üretsinler.
KPK Mag adına sorularımı cevapladığın için teşekkür ederim. Son olarak, hayranlarınıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Seviliyorsunuz. Konserlerde görüşürüz.